Dağ bisikletçisiyim ben…
Dağları pedallarım, dağlarda pedallarım.
Patikalardır geçtiğim, tozdur topraktır birbirine kattığım.
Dağ bisikletçisiyim ben…
Ama tura çıkana da, yolda hız yapana da saygı duyarım.
Aynı yolun yolcusu sayılırız sonuçta.
Tekerlerdir bizi düşlerimizin peşinden götüren.
Dağ bisikletçisiyim ben…
Ter akar şakaklarımdan, çıkarken bir yokuşu.
Buz kaplar kaşlarım kirpiklerim, jilet keskinliğindeki ayazda.
Dağ bisikletçisiyim ben…
Akarım yukarıya doğru tatlı tatlı.
İnerim taşlı çakıllı yollardan ama bir Downhill’ci sayılmam yine de.
Saygım onlara da elbet, insinler atlaya zıplaya yokuş aşağı
Dağ bisikletçisiyim ben…
Bisikletim özgürlük, dağlar soluk, patikalar yoldur bana.
Ağaçlara selam verir, kuşların sesini dinler, bir şahini kanat çırpışlarından tanırım.
Hele bir patika görmeyeyim, dalarım içine, elbet çıkarır beni bir yerlere.
Dağ bisikletçisiyim ben…
Tekerim kalın ve dişli, demir atım sağlam ve güçlü.
Toprağa sıkı sıkıya tutunur, mis gibi dağ havasını içime çekerim.
Dağ bisikletçisiyim ben…
Taşır demir atım beni sırtında ama çamur kaplarsa tekeri, yokuş dikse, dere kestiyse önümü bu kez değişiriz yerleri, taşıma sırası bende, hiç de gocunmam.
Dağ bisikletçisiyim ben…
Buz gibi dağ pınarlarından içerim suyumu, azığımı yanımda taşırım mecburen.
Mevsimine göre bütün dağ yemişlerinin, güvemlerin, ahlatların tadına bakarım ama şu böğürtlenler yok mu, en çok onları severim.
Dağ bisikletçisiyim ben…
Kekiğin kokusunu çok uzaktan alırım, yaban naneleri, hayıtlar koklar, papatyalar, çiğdemler arasından geçerim, hele o kırmızı gelincikler, coşturur içimi.
Dağ bisikletçisiyim ben…
Dağda, bayırda, tozda toprakta, yolda çamurda ekip ve takım ruhuna inanırım.
Dağ bisikletçisiyim ben…
Teknolojiyi sonuna kadar kullansam da, karıncanın yuvasından, ağacın yosunundan yolumu, yönümü bulurum, gece kutup yıldızına bakar, dolunayda hallenirim.
Dağ bisikletçisiyim ben…
Pedalım dağlarda, yüreğim derin mavi okyanuslarda döner durur.
Dağ bisikletçisinin hali bir başka olur…
Yazı: Hakan EŞME / Keşan DOÇEK