Gökte bulutlar, kararan heybetli görünümleriyle, su olup da akmak için toplanıyorlar.
Bir cümbüştür gidiyor. Gökyüzü rengarenk olmasa da tonları açıktan koyuya. Mavi gözükmez olmuş, varsa da belli belirsiz.
Rüzgarın önüne katılmışlar da dökülmeye yer arıyorlar.
Yerde ise bir telaş, bir koşturma. Pedallar daha hızlı döner böyle durumlarda.
Yağacak bu yağmur. Gök dökecek kendini yere.
Kavuşacaklar serin bir rüzgarın eşliğinde. Belki sevinç, belki de hüzündür yaşlar. Artık sen hangi halde isen öyle yağar üzerine.
Ve o zaman geliverir, yırtılır bulutların dikişi birer birer, damla damla saçılırlar yeryüzüne.
Tekerler toz, toprak içinde dönerken artık çamuru atarlar yukarıya, geriye.
Bir türkü dolanır yine dillere.
“Bak ne diyor yağmur / Bak ne diyor dinle…”
Hakan EŞME / Gündüzler Yolu / Yağmur Öncesi